kusursuz olmak biz düşünenler için, zamanın her anını ona adadığımız bir amaç mıdır?
güzeli görmek, yaşamak ve de istemek insanın en soylu duygusudur bence. güzel arayıcısı kendisini tamamla-n-mış hissetmez, hatta başkasının gediklerine sahip çıkar alçakgönüllü kalabilmek için. geriden gelir fakat öne çıkmaz. şimdiki zamanda özellikle meslek yaşantımızdan özele sirayet eden bir yarışma kültürü var ve onun kurallarına uyarak başka bir deyişle başararak duygularımızı tamamladığımızı zannediyoruz. burada keşfetmek, bulamayıp yorgun düşmekle eşdeğer. keşif bilimadamlarıyla sınırlanmış. kimse göze alamıyor aslında yeniyi bulmayı, lakin yeni sandığımız nesnelerin, mekanların, duyumların tahrikinden doyum sağlayabiliyoruz. keşfetmek yok bir öncekinden bozma zamanın yenilik ritüelleri var, sürpriz diyorlar şimdilerde. güzel arayıcısının çaresi sabırdır şimdilerde yas tutanlar kullanabiliyor. insan sabrederken tamamlanmış olmayı düşünmez. başarmayı da. sabretmeye gücümüz vardır belki, zamanımız yok anlaşılan. :/
bir de "bu dünya naylon anlamak güç, bırak yıkasın içimizi geçmiş" diye bir dize vardır. tarihin sonu geldi diyen amerikalılar, postmodenistler Ezginin Günlüğünü dinlesinler. geçmişini unutmakla malul olmuş bir kültür tabiki tamamlanmaktan korkan bireyciler çıkaracaktır. hatta bu onlar için naif, mütevazi bir duygudur belki de.
2018/2019 Güncesi
-
Geçen yılın güncesini hazırlamak için bu yılın dörtte üçü geçene kadar
beklediğimi utanarak fark edince, bloğa yazamama hastalığımın devam edip
etmediğini...
-
Cocukluk cok odali bir ev benim icin bazi odalar cok gurultulu bazi odalar
karanlik bazi odalarsa gunesli bir bahar gunu ikindisi.iste o gunesli odada
d...
Grafik-roman tutkunlarına bir liste
-
Bir tarafta "The Sculptor" gibi zamanında alamadığım için geç kaldıklarım
var, bir tarafta Tezuka'nın "Buddha" serisi gibi uzun süredir kütüphaneden
oturu...
İki saat sonra kalabalığın içinde, sinemadan bir dar sokağa çıkan sanki başka birisiydi. Düşünüyordu: "Çağımızda geçmiş yüzyılların bilmediği, kısa ömürlü bir yaratık yaşıyor. Sinemadan çıkmış insan. Gördüğü film ona bir şeyler yapmış. Salt çıkarını düşünen kişi değil. İnsanlarla barışık. Onun büyük işler yapacağı umuluyor. Ama beş-on dakikada ölüyor. Sokak sinemadan çıkmayanlarla dolu; asık yüzleri, kayıtsızlıkları, sinsi yürüyüşleriyle onu aralarına alıyorlar, eritiyorlar. Saatine baktı: Dört buçuğa beş vardı. "Eve gidip okusam." Durağa yürüdü. "Bunları kurtarmanın yolunu biliyorum. Kocaman sinemalar yapmalı. Bir gün dünyada yaşayanların tümünü sokmalı bunlara. İyi bir film görsünler. Sokağa hep birden çıksınlar..." Kafasından geçene güldü. Duraktakiler dönüp baktılar. Kadının biri kaşlarını çattı. Sokakta kendi kendine sesli gülünemeyeceğini bilmeyen yoktu. "Ne adamlar be. Güldüysem güldüm size ne?" Duramadı orada yürüdü. Eve gitmeyecek. İçindeki "sinemadan çıkmış kişi"yi öldürdüler. (S.18) Aylak Adam ~ YusufAtılgan
Tema resimleri biyan tarafından tasarlanmıştır. Blogger tarafından desteklenmektedir.
7 yorum:
"hiç bir zaman kusursuz olmayayım" nasıl bir sözdür yahu.
kusursuz olmak biz düşünenler için, zamanın her anını ona adadığımız bir amaç mıdır?
güzeli görmek, yaşamak ve de istemek insanın en soylu duygusudur bence. güzel arayıcısı kendisini tamamla-n-mış hissetmez, hatta başkasının gediklerine sahip çıkar alçakgönüllü kalabilmek için. geriden gelir fakat öne çıkmaz. şimdiki zamanda özellikle meslek yaşantımızdan özele sirayet eden bir yarışma kültürü var ve onun kurallarına uyarak başka bir deyişle başararak duygularımızı tamamladığımızı zannediyoruz. burada keşfetmek, bulamayıp yorgun düşmekle eşdeğer. keşif bilimadamlarıyla sınırlanmış. kimse göze alamıyor aslında yeniyi bulmayı, lakin yeni sandığımız nesnelerin, mekanların, duyumların tahrikinden doyum sağlayabiliyoruz. keşfetmek yok bir öncekinden bozma zamanın yenilik ritüelleri var, sürpriz diyorlar şimdilerde. güzel arayıcısının çaresi sabırdır şimdilerde yas tutanlar kullanabiliyor. insan sabrederken tamamlanmış olmayı düşünmez. başarmayı da. sabretmeye gücümüz vardır belki, zamanımız yok anlaşılan. :/
bir de "bu dünya naylon anlamak güç, bırak yıkasın içimizi geçmiş" diye bir dize vardır. tarihin sonu geldi diyen amerikalılar, postmodenistler Ezginin Günlüğünü dinlesinler. geçmişini unutmakla malul olmuş bir kültür tabiki tamamlanmaktan korkan bireyciler çıkaracaktır. hatta bu onlar için naif, mütevazi bir duygudur belki de.
O zaman yaşasın istemenin güzelliği ! Yaşasın daha olmamışlık!
çağdışı bir kafam var bu bir gerçek. ne zaman bi şey yazsam propaganda yapmışsım gibi algılanıyor. sloganla karşılık alıyorum.
çıkarım yapıyordum sadece nietzchevari..
var git niçe ol bende nicenin haliyle akla bile gelmeyeyim. sıradanlık yegane sevap olsun.
Yorum Gönder