La Haine ~ Protesto 1995 / Fransa'da öteki olmak



0 yorum
_pretestoafiş
Yönetmen :Mathieu Kassovitz
Yapımcı : Christophe Rossignon
Senaryo Yazarı : Mathieu Kassovitz
Oyuncular : Vincent Cassel,Hubert Kounde,Said Taghmaoui,Francois Levantal,Marc Duret
Yapım Yılı, Ülkesi : Fransa, 1995
Süre : 96 dakika
Dil : Fransızca
Aldığı Çeşitli Ödüller

1995 Cannes Film Festivali : En iyi yönetmen
1995 European Film Awards : En iyi film
1996 César Awards : En iyi film

"Önemli olan düşmek değil yere nasıl indiğindir"


"Elli katlı bir binadan düşen adamın öyküsünü bilir misiniz?

Düşerken de kendine şu sözleri tekrarlamaktadır:'Buraya kadar her şey yolunda, buraya kadar her şey yolunda, buraya kadar her şey yolunda,buraya kadar her şey yolunda,25. kattayım şu an ve buraya kadar her şey yolunda.

Önemli olan düşmek değil yere nasıl indiğindir."

_lahaine
Film bir anlatıcının bu hikayeyi anlatmasıyla başlıyor ve film yine bu istikametle bu sona doğru yol alıyor.

Protesto son zamanlarda izlediğim en çarpıcı suç filmlerinden biri. Filmin sosyolojik yanı özellikle çok kuvvetli. Eleştirel bir bakışı var ve gerçek bir sorunu son derece gerçek işlemiş Mathieu Kassovit. Yönetmenin filmi çektiğinde sadece 25 yaşında olduğunu bilmek de ayrıca şaşırtıcı tıpkı bu film gibi.Fransa'da öteki olmanın ne demek olduğunu, ırkçılığın, etnik kökene duyulan nefretin ne derecede olduğunu görebilme imkanı veriyor film.

Film Paris'in gettolarında yaşayan, biri Cezayir asıllı, bir fransız olan ve gereğindne fazla konuşan,ateşli bir çocuk olan  Said, biri yahudi Vinz ve bir diğeri de siyahi Hubert adındaki 3 gencin Abdel adındaki afrika asıllı arkadaşlarının polisler tarafından dövülerek öldürülmesini ve bu süreçde polisler tarafından yaşadıkları çeşitli arbede ve baskıları, bir gün gibi kısa bir süreye sığdırmayı başarabilen ve tüm bu olayları çarpıcı bir gerçeklikle gösteren muhteşem bi film. Bu ortak özlellikleri yaşadıkları toplumda  öteki olmak zorunda kalan üç genç de son derece öfkelidir. Öfkeleri elbetteki sisteme ve  en nihayetinde haketmediklerini düşündükleri, maruz kaldıkları muameleye...

Filmde görülesi sahnelerden biri de  Vinz'in ayna karşısında Fransızca yaptığı  Are you talking to me ? şovuydu.

_haine

Siyah-beyazın ve oyunculukların şıklığı, konunun yakı -şıksızlığıyla beraber izlemesi lazım gelen muhteşem bir film Protesto


9/10

Dövüş Kulübü ~ Chuck Palahniuk



0 yorum
...
Ceviz çalışma masasının karşı tarafında oturup Tanrı'yla bir görüşme yaptım. Arkasındaki duvarda diplomaları asılıydı. Tanrı bana dedi ki: "Neden?"

Neden bu kadar çok acıya sebep oldun ?
Her birinizin kutsal, eşsiz bir kar tanesi olduğunu anlayamadın mı ? Eşi bulunmaz eşsizlikte, eşsizin de eşsizi bir kar tanesi olduğunu göremedin mi?


Hepinizin sevginin tezahürleri olduğunu anlamıyor musun ?
Karşımda oturmuş, bir not defterine bir şeyler karalayan Tanrı'ya baktım. Ama Tanrı bu meslede tamamen yanılmaktaydı.
Biz eşsiz değiliz.
Süprüntü ya da pislik de değiliz.
Biz sadece biziz.

Biz sadece biziz ve hayatta başımıza gelenlerin bir nedeni yok.

Tanrı diyor ki: "Hayır bu doğru değil."

Peki. Öyle olsun. Neyse ne ! Tanrı'ya akıl öğretmek bana kalmadı ya.

My Blueberry Nights / Norah Jones ~ The Greate



2 yorum

Once I wanted to be the greatest
No wind of waterfall could stall me
And then came the rush of the flood
Stars of night turned deep to dust

Melt me down
Into big black armour
Leave no trace of grace
Just in your honour
Lower me down
To culprit south
Make 'em wash a space in town
For the lead
And the dregs of my bed
I've been sleepin'
Lower me down
Pin me in
Secure the grounds
For the later parade

Once I wanted to be the greatest
Two fists of solid rock
With brains that could explain
Any feeling
Lower me down
Pin me in
Secure the grounds
For the lead
And the dregs of my bed
I've been sleepin'
For the later parade


Once I wanted to be the greatest
No wind of waterfall could stall me
And then came the rush of the flood
Stars of night turned deep to dust

Moolaade ~ Koruma (2004) Kadının Fendi...



7 yorum
korumaafiş1
Yapım: 2004 ~ BurkinaFaso, Fas, Fransa, Kamerun, Senegal, Tunus
Tür : Dram
Yönetmen : Ousmane Sembene
Seneryo : Ousmane Sembene
Yapımcı : Ousmane Sembene
Görüntü Yönetmeni: Dominique Gentil
Müzik: Boncana Naiga

Cesaretin var mı bir tabuyu yıkmaya ?

Bazı filmler vardır ki salt bir film olmanın çok daha ötesine gidip topluma dilinin döndüğünce bir şeyler anlatma amacı güderler. Böyle filmlere genelde " derdi olan" filmler denir ve söyledikleriyle sanatın insan için ne kadar lazım bir araç olduğunun bir kez daha altını çizerler.

Bu aralar ülkemizde  bir şekilde gündemde olan kadın sünneti konusunu görünce aklıma aylar önce izlediğim bu film geldi. Zira filmin konusu bizzatihi kadın sünneti ile ilgili. Bu tarz toplumda yönlendirici etkisi olan  ve farkındalık yaratan filmleri önemsiyorum. Bu film de bu konuda üstüne düşeni fazlasıyla yapmış.

_koruma3
Colle adında bir kadın çocukluğunda sünnet edilmesinin  zaralarından ötürü, büyük ihtimalle çoğu kadın gibi bir hayli muzdarip olmuş.Bu yüzden iki çocuğunu da doğarken kaybetmiş  ve yine  sünnet edilmesi hasebiyle diğer doğumlar sırasında can acıtıcı yöntemlere maruz kalmak zorunda kalmış. Colle yaşadığı yerin kurallarına rağmen  cesaretli/cesur davranarak, sünnet edilmek istemeyen ve kendisine sığınan bir kaç çocuğu, onların geleneksel olarak bağlı olduğu ve kesin kes itimat ettiği Koruma(moolaad) hakkını kullanarak kendi kanatları  altına alır. Moolaad geleneğinin sağladığı görünmez kalkan sayesinde kızlara dokunamazlar ama bu tabi ki   çocukları koruma inandını sürdüren Colle'nin önce eşinden ve sonra yaşadığı yerdeki ileri geleneler ve "mahalleden" baskı görürmesine sebep olur. Fakat Colle bu yolda yalnız olmasına rağmen ısrarını sürdürür.Çok geçmeden  güçlü, sözü geçen kadınları tarafına alan Colle artık daha fazla acı çekmeden  bu tabuyu yıkmanın yollarını aramaya başlar ve sonunda başarılı olur. Tabi bu süreçte de çeşitli kayıplar vermişlerdir.
_koruma1
Filmde sünnet olan çocukların özellikle çektiği fiziksel ve sonra ruhsal acıların ve bu çağ dışı uygulamanın kadınsal fonksiyonları nasıl bertaraf ettiğinin altını çiziyor Moolaade. Yine ataerkil bir alayışın hüküm sürdüğü o iklimde  kadınsal   başka problemlerin de neler olduğunu görme imkanı bulabiliyoruz filmde. Neticede içi boş inançların tartışmaya açılmasının bile imkansız gibi gözüktüğü bir yerde bu cesareti gösterip diğer insanlara öncü olmak, hele ki bunu ataerkil bir toplumda bir kadın olarak başarabilmek çok önemli . Umarım bu filmin mesajı ulaşması gereken kişilere ulaşarak görevini yerine getirmiştir. Film doğal havası ve amatör gibi duran ama amatör olmayacak kadar iyi oynayan oyuncularıyla ve en önemlisi de verdiği mesajla oldukça dikkat çekici ve çarpıcı bir film.


8/10


Puslu Kıtalar Atlası



0 yorum

Kendi kendine, ‘düş görüyorum’ dedi, ‘Düş gördüğümden şüphe edemem. Düş görüyorum, öyleyse ben varım. Varım ama ben kimim?

Hangimiz düş ve hangimiz gerçek? Düşünüyorum, o halde ben varım. Düşünen bir adamı düşünüyorum ve onun, kendisinin düşündüğünü bildiğini düşlüyorum. Bu adam düşünüyor olmasından varolduğu sonucunu çıkarıyor.
Ve ben, onun çıkarımının doğru olduğunu biliyorum.
Çünkü o, benim düşüm. Varolduğunu böylece haklı olarak ileri süren bu adamın beni düşlediğini düşünüyorum. Öyleyse, gerçek olan biri beni düşlüyor.
O gerçek, ben ise bir düş oluyorum.”



The Kite Runner ~ Uçurtma Avcısı 2007



8 yorum
kkite_runnerafiş
Tür : Dram
Gösterim Tarihi : 21 Mart 2008
Yönetmen : Marc Forster
Senaryo : David Benioff , Khaled Hosseini (Kitap)
Yapım : 2007, ABD , 122 dk.
Oyuncular
Khalid Abdalla (Amir) , Atossa Leoni (Soraya) , Shaun Toub (Rahim Kahn) , Sayed Jafar Masihullah Gharibzada (Omar)

TheKiteRunner
Afgan yazar Khaled Hosseini’nin aynı adlı romanın bolca satmış olması filminin de belli bir standartın üstünde olmasını gerektiriyordu zatan. Kitabını henüz  okumadım fakat bir kitap okurmuşcasına keyif aldım diyebilirim bu filmden. Acıklı bir hikaye fakat acıtasyon yok ! Gerek de yok zaten hikaye ve hikayenin işlenişi kendi içindeki şiirsel dille bize geçirmesi gereken etkiyi fazlasıyla veriyor.

Filmin çıkış yolu; Farklı sınıflardan olan iki çocuğun dostluğu… Bu dosluk filmde uçurtma uçurma sevgisinin etrafında şekilleniyor. Akabinde yaşanan bir olay sonucu suçluluk duygusunun yaptırdıklarıyla iki dost arasındaki köprü yıkılıyor ve sonrasında uzun süre yaşanılan bu suçluluk duygusu ve  kahramanımızın bu duygudan kurtulabilmesi için eline geçen bir fırsat ve yine vefa borcunu ödeyebilmek için girişilen bazı fedakarlıklar…

Taliban rejiminin ülkeye gelmesiyle, yaşanılanlar, eleştiresel bir bakış açısıyla arka fonda yerini alıyor tabi.

The Kite Runner dostluk - vefa-sadakat-suçluluk duygusu gibi insani tüm değerler hakkında öğüt verme amacı gütmeden çok şey söyleyebildiği gibi dönemin siyasi- sosyal karışıklığı hakkında da çarpıcı, yüz karartıcı bazı gerçeklerini de gözler önüne seriyor. Uzun süreden sonra ağladığım ilk film olma özelliğini de taşıyor aynı zamanda The Kite Runer.-önemsiz bir ayrıntı- Bu filmin çok etkili ya da çok başarılı olduğunun bir ölçütü değil tabiki. Duygunun bana iyi geçtiğiyle alakalı birşey sanırım.

_thekiterunnerpic3

E kalbi olan herkes;  “Senin için bin tane bile yakalarım.”

sözünü duyduğunda duygulanır. Tabi bu söz aynı zamanda kahramanımızın hayatı boyunca kurtulamayacağını düşündüğü suçluluk duygusundan bir nebze kurtulup vefa borcunu ödemiş olmanın rahatlığıyla söylenmiş olması hasebiyle film içinde daha bir ehemmiyet arzediyor elbette.

Hollywood'un üsten bakan, karikatürize eden bakış açısıyla yaklaşması sebebiyle bu tür doğuya ait hikayeleri çekmesine  pek taraftar değilimdir. Bu filmde de nispeten öyle bir hava sezinledim. Bu film Afgan ya da  o topraklardan başka bir yönetmen tarafından çekilseydi, daha oryantealis öğelerle süslenseydi nasıl olurdu acaba diye de merak etmedim değil.


In the Mood for Love ~ Yumeji's Theme



0 yorum
In The Mood For Love Filminin kemanın konuşmasına tanıklık ettiğimiz o enfes parçası...








Mio Fratello E Figlio Unico ~ Abim Evin Tek Çocuğu 2007 / Bu ne yaman çelişki



1 yorum


Tür : Dram / Romantik Komedi
Gösterim Tarihi : 30 Kasım 2007
Yönetmen : Daniele Luchetti
Senaryo : Daniele Luchetti , Antonio Pennacchi (Kitap)

Yapım : 2007, İtalya , 108 dk.

Oyuncular

Elio Germano (Accio Benassi) , Riccardo Scamarcio (Manrico Benassi) , Angela Finocchiaro (Bayan Benassi) , Luca Zingaretti (Mario Nastri) , Anna Bonaiuto (Bella) , Massimo Popolizio (Benassi) , Ascanio Celestini (Padre Cavalli)

Mesajını adam akıllı veren bir film

Son yıllarda izlediğim en iyi filmlerden biri Mio Fratello E Figlio Unico. İtalyan Oscarları olarak bilinen "David di Donatello Film Ödülleri'nin çoğunu silmiş süpürmüş.  Ülkesinde gördüğü bu ilgiyi, IMDB'ye bakınca dünyada  henüz görmemiş olduğunu anlıyoruz ki bu en dert edindiğim konulardan biridir. Bu yüzden , bu ve benzeri "piyasa filmi" dışındaki  filmleri,  eş dost "adam gibi filmler" izlesin mantığıyla, burda altını çizmeyi, bir nevi tanıtmayı görev biliyorum.
abimevintekcocugu

Mio Fratello E Figlio Unico, izleyenin yüreği dahil bir çok şeye dokunan, hayata dair herşeyin olduğu ama neticede  tek bir şeyi anlatan/vurgulayan, hem bir aile filmi, hem bir gençlik filmi, hem bir dönem filmi, hem de bir aşk filmi...

1960'lı yıllarda İtalya'da yaşanan ideolojik karmaşa ve kargaşa,mütevazi bir şekilde yaşayan , dar gelirli sayılabilecek, üç çocuklu tipik bir italyan ailesi olan Benassi' lerin , al birini vur ötekine dedirtecek kadar asi ve dikkafalı ,  Accio ve Manrico adındaki  iki çocuğu  üzerinden anlatılıyor.

Accio nispeten abisinden daha asi olduğu için başta abisi Manrico tarafından zaman zaman  tartaklanır. Bu tartaklanmaların asıl sebebi daha çok aralarındaki ideolojik farklılıktır. Çünkü Accio Faşistken, abi Manrico da Koministtir. Bir de üstüne Accio abisinin sevgilisiyle yakınlaşır. Kafası fikri olarak zaten yeterince karışık olan Accio, bu beklenmedik yasak  aşk yüzünden de iyice bulanacaktır.

Bu traji komik sayabileceğimiz öyküyü mühteşem müzikler ve yine aynı derece de muhteşm doğal oyunculukar eşliğinde izleme fırsatı sunuyor bize Daniele Luchetti . Samimi ve sıcak bir film. Netice de şunu söylüyor ve söyletiyor;

“İdeolojiler sadece idelojidir. Kızsanda karşı olsan da seni şüphesiz hiç bir ideoljik gurubun sevemeyeceği kadar seven, kollayan, kayıran ailenin yanında herşey önemini yitirir. Mühim olan sevdiklerin...Ötesi gerisi angarya”

... Aile kavramını yeniden gözden geçirmemize neden olduğu gibi ideolojilerin ona sımsıkı bağlı gibi gözüken bazı biryeler için,  ne kadar gelir geçer olduğunu ve bu tip gurupların, azınlık dahi olsa, eninde sonunda kişisel çıkarlar neticesinde, belli ölçüde amacının dışına nasıl çıkabileceğini de gösteren, mesajını gayet de adam akıllı veren bir yapım.

Sinemaya Nanni Moretti'nin asistanlığını yaparak adım atan yönetmen Daniele Luchetti, bu filmle, boynuz kulağı geçti mi yoksa sorusunu da sordurmuyor değil.

9/10


Sergüzeşt



0 yorum
sergisest1

...Cinayet! o anda, bütün gözlerin kapandığı o karanlıkta, kendisine öfkeli başını çeviren vicdanının karşısında, büyük bir utangaçlıkla kolunu yüzüne kapayarak, hele esir olduğu için gücünün üstünde hizmetlerde vücudu, sağlığı hiç düşünülmediği gibi, her türlü saldırya karşı namus yatağı da koruyucusuz olduğundan,(ondan)yararlanmaya kalkışmak kötülüğüne karşı titreyerek geri çekilmeye başladı.

Ne yazık! sevginin üstün gücünün karşı konulmaz biçimde birden ortaya çıkması, bütün bu düşünceleri ta temelinden sarsarak, bir güzelliği beğenmek…



newer post older post